Duygularım Dile Geldi

Bir dua dökülür dudaklarımdan
Ellerim açılır Tanrı katına
Anlatır dillenen duygularımdan
Halimi arz eder yüce zatına…
Dualar dualar bitmez heceler
Hummalı düşlere gebe geceler
Beynimde gezinir vahşi öcüler
Kalanı taşırım belki yarına.
1981

Bu kitabımda geçen mısralar, acı tatlı günlerimin bir ter-cümanıdır. Zaten şiir denilince de insan ruhunun dile gelip, engin duygularla konuşmasıdır. Elma’na-şi’ru fi batnişşair. Şiirin manası şairin karnındadır. Kafamda çakan şimşekler, beynimi tırmalayan terimler, gizli dünyamdaki geniş hayal gücümün, gerçekleri istemesi beni yazmaya zorladı. Duygu-larımın verdiği, akıl ve mantığımın tasdik ettiği ölçüde bir sesleniştir bu şiirler.
Daha doğrusu ne söylesem bitmez, yetmez. Bu sezişler ve bu anlamlar büyüleyici.

Merhum Mehmet Akif bu konuda şöyle der:
“Anlarım, anlatamam, hissederim söyleyemem, dili yok kalbimin, ne kadar bi zarım.”

Kurtuluş ve hidayet üzere olanlara olsun….

YANARIM
Şaştım ey Allah’ım bu gidişata,
İnsanoğlu muhtaç büyük irşada,
Kafalar sulandı, dikildi arşa,
Yerden ümit kestik, ona yanarım.

Ne kanaat kaldı,ne de bir saygı,
Secdeye kapanmak gerekir gayri,
Fitne pazarında açılan yaygı,
Müşterisin bulmuş, ona yanarım.

Gafletteki gözler, uykuda hala,
El âlem yol aldı, biz kaldık yaya,
Bunca emeklerim gitti hep zaya,
Zarardan dönmezsem, ona yanarım.

Bakarken yüceye engini görmez,
Halin nedir diye, bir kula sormaz,
Oysa kendisi de, hiç iflah olmaz,
Kendini bilmeyen, kula yanarım.

Pusulası bozuk, yön nere bilmez,
Kalbindeki pası, bir türlü silmez,
Bir kuru davadır, hiç yola gelmez,
Hak yola gelmezse ona yanarım.

Olgun ol, cümleyi kamil görürsün,
Cehalet seline düşme, ölürsün,
Canını bedava satma, n’olursun,
Kıymetini bilmeyen dosta yanarım.

Hele bakın kalbimdeki hünere,
Yüce mevlam kudretinden güç vere,
Mana meclisleri durmaya gele,
Kötü meclislere bakar yanarım.

Arife tarif olmaz bilirim,
Bir gün elbet gözyaşımı silerim,
Gözüm açık gitse, yine gülerim,
Dünyaya bakarsam ona yanarım.

Aşkın sarhoşuyum hem de ne aşkın,
Şaşkın Allah’ım kulların şaşkın
Küfür batağında işleri taşkın,
Utanç duvarları batmaz, yanarım.

Bir nur doğmalı ki üzerimize,
Elest bezmindeki sözlerimize,
Derman ver Allah’ım dizlerimize,
Engeli aşmazsam ona yanarım.

Ecel şerbetini herkes içecek,
İdris nebi nerde hülle biçecek,
Sırat köprüsünü kimler geçecek,
Yolda kalır isem, ona yanarım.
1980

YAVRUMA
Yumurcak küçük elleri
Şekerden tatlı dilleri
Yeni açılmış gülleri
Benim güzel minik yavrum

Altın sarısı saçları
Bazen kıvrılır uçları
Bilmeden işler suçları
Benim güzel minik yavrum

Emekler bir zaman yürür
Sevgiyi şefkati görür
Oyuncağın çeker sürür
Benim güzel minik yavrum

Hayrete değer işleri
Yenice çıkar dişleri
Tombul tombul gidişleri
Benim güzel minik yavrum

Anne diyerek ağlar
Boynuma elini bağlar
Seni seviyor bak Çağlar
Benim güzel minik yavrum
1980

GÖR ŞİMDİ
Yörü bire gözünü sevdiğimin Avşar beyleri
Irak gittin boşandırdın toyları
Nerde hani eski aşiret boyları?
Dağlar ferman dinlemiyor gör şimdi.

Yaşama sevincinden uzağız gayrı
Millet evlatları hep ayrı ayrı
Kalmadı küçükten büyüğe saygı
Sevgi saygı yalan oldu gör şimdi.

Avşar aşiretim özbe öz Türküm
Tek bilek, tek yürek olmaktır ülküm
Baksana yollara, hep büklüm büklüm
Doğru yollar eğri oldu gör şimdi.

Cihana haykırsam olan sesimi
Anlayın derdimi okumuşlar kesimi
Savaş meydanı mı sulh ülkesi mi?
Türkiye’mde neler döner gör şimdi.

Atatürk yurdunda yabancı sesler
Yerli uşakları içerden besler
Asil kan olanlar, inler nefesler
Türkiye’mde neler doğar gör şimdi.

Bu milletten yine bir yiğit çıkar
Azanları toplar, deliğe tıkar
Aşırı hürriyet densizi sıkar
Eninde sonunda susar, gör şimdi.

Vazife ehline verilsin artık
Bu rezil hayattan bıktık usandık
Devirerek yapmak, iyi bil çarpık,
Osman’ın gönlünde ne var, gör şimdi.
1980

.

.

.

KİTABA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ.