MESLEKİ EĞİTİMİ GELİŞTİRME PLATFORMU KURUCUSU, İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI, EĞİTİM YÖNETİCİSİ, YAZAR VE ŞAİR CİHANGİR ÇAĞLAR ile Mesleki Eğitimin Problemleri Konuşuldu.
İşveren Tanımı, İşveren Yükümlülükleri, Devlet Teşvikleri, Sigorta İş ve İşlemleri, İş Sağlığı ve Güvenliği başlıklarında gerşekleşen programı Psikolojik Danışman Yasemin ÖZKÖSE sundu.
16.03.2024 13:00 https://www.youtube.com/@EtvKayseri
KİTAPLARIM
DEPREM YARALARINI BİRLİKTE SARALIM
Bu kitabın tüm geliri 06.02.2023 tarihinde Kahramanmaraş
merkezli gerçekleşen ve 10 ilimizi etkileyen deprem
silsilesinin yaralarının sarılmasında kullanılmak üzere
AFAD'a bağışlanmıştır.🙏❤️🇹🇷
Eksik Yolcu Şiirlerinden ilk derleme olan "Lal Perküsyon" kitabı ile tanıştırayım sizleri... Siz değerli okurlarıma sonsuz memnuniyetlerimi ve koşulsuz sevgilerimi sunuyorum.
Asırlardır ifade ve iletişim metotlarının birçok türü yaşam tarzlarımıza şu veya bu şekilde girmiştir, yansımıştır. Özgün içeriğe sahip olan edebi ve ebedi, ifade ve istifade türlerinden biri olan şiir, bunların bana göre en estetiğidir. Kulağa ve kulaktan kalbe hoş gelen, ruha dokunabilen bir güce sahiptir. Sahibi olmadığın birşeyde söz hakkın da yoktur ve bu nedenle: Sen asla aşka sahip olamazsın çünkü aşk herşeye sahiptir. Şair ve şairin göstergesi şiir için en önemli temalardan biri olan aşk; yaşam ve ölüm değerindedir. Yaşatır da, yaşarken öldürebilir de...
Ben şiire hayat verdiğimi düşünüyor iken, şiirin içindeki hayatlardan sadece biri oluyor olmak anlamında bir paradoksu da yaşayanlardan biriyim. Şiir bana hayat veriyor olabilir şeklinde... Çünkü şiirler hayat barındırır. "Ateş olmayan yerden duman çıkmaz", atasözü gibi bir yangın mevzubahistir ve bilinir ki yanarak pişer ve olgunlaşır insan...
Elbette birçok şair, şiiri, kendini ve hissettiklerini birilerine anlatmak, aktarmak için kaleme almıştır. Canlı, cansız sosyal yaşam unsurlarının neler yaşadığını anlatmak için şiirsel ifade sanatını kullanmışlardır. Ben de şiirlerimi kendimi anlatmak için yazdım. Öncelikle kendimi kendime anlatmak için; bana göre şiirlerim benim fotoğrafımdır. Ben şiirlerimde psikolojik tepkimelerimi ve sosyolojik manzaralarımı kaleme aldım. Benzerliklerin ve tekerrürlerin dünyasında çakışan hayatlar; şiirler ve edebi metinler sayesinde kendini bulur ve ifade edilir.
Harflerden oluşan hecelerin, hecelerden türeyen kelimelerin, kelimelerin ayakta tuttuğu mısraların, mısraların yaşattığı atmosferin ve dizelerin himayesinde, yeniden varlık gösteren yaşam belirtisi, kayaların arasından filizlenen bir bitki gibi, bu aciz ve ruhsuz bitkinin hayata tutunması gibi, insanda aynen öyle; ya öfkesinin kontrolü, dozajı ya da aşkının heyecanı ile hayata tutunabilir.
Kendini tanımadan, kendin ile barışmadan, kendini gerçekleştirmek mümkün değildir. Kendine söyleyecek sözü olmayanlar ya da kalmayanlar, kendine değer katamayanlar, bu yaşamsal yokluk içerisinde, diğer yaşam formlarına da değer katacak bir varlık gösteremezler.
Şu an huzurunuzda olan "Lal Perküsyon" Şiir Kitabım; "Eksik Yolcu" (Edebiyat) ve "Tutkusal Derinlik" (Roman) kitaplarımdan sonra Hestia Kitap farkıyla üçüncü kitabımdır.
Bana sundukları ve vermedikleri için, belki de asla vermeyecekleri için; beni bu güne taşıyan hayatın gerçek sahibine, vesile silsilesinin 'ana' unsuruna ve ana unsurunun anlam bulmasına katkı sağlayan 'baba' unsuruna ve hayatım da var olduğu için hayat arkadaşım Hülya ÇAĞLAR'a, hayallerimdeki çocukken gerçek olan Lidya'ma ve içimdeki boşluğu dolduran alternatifsiz sonsuzluğuma çok teşekkür ediyorum.
Şiir, şaire özgü bir sanattır. Sanat ilhamdan gelir, ilham ise kâinattan. Yani ilhamın resme, heykele, mimariye vs mevcudata yansımalarının kendiliğinden olmadığı aşikar. Kesinlikle bir sebep dairesinde olduğu gibi sadece sanatçıya ve aynı frekansı yakalayan okura ayandır.
Evrendeki muntazam döngü içerisinde var olmak ve yok olmak sanatın en yalın hali olsa gerek.
Eksik: Varlık içinde ki yokluğun,
Yolcu: Yokluk içerisinde sonsuzluğa duyulan sevdanın,
Eksik Yolcu: Varlık-Yokluk cenderesindeki yaşanmışlığın adıdır.
Hayatınızda ve gönül sofranızda ayrı bir lezzet olarak yerini alacak bu ziyafeti sizlerlerle paylaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
"Elma’na-şi’ru fi batnişşair.
"Şiirin manası şairin karnındadır."
Keşke
Çok şarkı söyledim çok şiir yazdım
Gelip her anımı görseydin keşke
Nerde ne pislik var gittim bulaştım
Yoktun ne yapayım olsaydın keşke
.
.
Şiirimi okursan gel, duyarsan da gel
Başka mekânlara gıcık, ayarsan da gel
Bin defa şeytana uyarsan da gel
Ardına takılıp gitseydim keşke
Mecbur Uçacaklar
Göz utanır, yürek gücenir, aşk incinir
Mızrabı kırıktı, notası buruktu sazlar
Hani mezalim "es"te kalmıştı dostlar
Son mecaline kalmıştı ağyar
Bir vur emrine bakıyordu namlular
Hani uçamazdı kuşlar
Cihangir ÇAĞLAR - Eksik Yolcu
KİTABA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ
Yaşadıklarından daha kötünü yaşaman mümkün değil, biliyorsun. Bu saatten sonra ne olursa olsun, sana hediyedir.
Önce kendim anlamak isterim: Neyin peşinde olduğumu, aklımın nereye varmaya çalıştığını, yolculuklarımın nedenlerini ve sonuçlarının içimdeki karşılığını, ruhsal takvimimi ve şu an bulunduğum mevsimi, önce ben idrak etmek isterim.
Tüm Satış Noktalarında... Artık Raflarınızda ve Hafızanızda Takıntısal Tadıyla Yerini Almak İçin Hazır.
Bırakma peşimi, düşerken bulutlardan,
Kanayan kanadımdan yakala,
Sen aşarken devasa dağlardan,
Yem etme beni ite, çakala...
Bir mavi buluttan ibaret gökyüzü,
Bir de umuttan.
Gülüşün yaz ateşinden,
Gidişin soğuktan.
Yazar kendi üslubuyla hayata dair birçok başlığı satırlarına sığdırmayı başarmıştır. Yazara göre; önümüzdeki yüzyıla yansıyacak olan, bugünden hissettiğimiz ve bilimsel ölçekte tahmin edilen yaşanacaklar: savaş, salgın, ekolojik dengesizlikler, meteorolojik kaymalar, evrenin ve yörüngeleri tehlike arz eden yıldızların, meteorların, göktaşlarının akışı, güneşin yanmalarındaki artış, susuzluk ve kıtlık(gıdaya ulaşamama) insanlığı bireysel ve toplumsal panik atakla maalesef karşı karşıya getirecektir. Yazar kitabında, insan beyninin korkunun eline teslim edilmesinin yada esir düşmesinin: vazgeçmek; kabusa, karanlığa karşı kaybetmek olduğunu paylaşmıştır.
Ask; sevgi katlanmak, aşk kanatlanmaktır. Hayat, seni önüne getirdiği uçurumlarda izlemeyi sever. Hiçbir insan aşka sahip olamaz. Bilakis aşk, her şeye sahiptir.
Psikojenez; Her şey düşüncede başlar. Aklınızdan geçenlerin kaderiniz olması muhakkaktır.
Akıl; fatura eder. Durumu maddeler. Eylemde ortaya çıkar. Vicdan, muhasebeleştirir, tahakkuk ettirir. Nefis, sadece masraf ettirir ve hoyrattır, işi biter çeker gider.
Panik Atak; Ölüm korkusu, hata yapma korkusu, takıntısal derinlik, uygunsuz ortam fobisi, ani depresyon, sıkıntısal zirvedir. Kadın erkek fark etmez, bitki hayvan fark etmez her canlı bunu yaşayabilir. Doğa olayları bile bir panik atak örneği olabilir. Dengenin bozulmasıdır panik. Tabiattaki yaratılış güzergahından çıkan, çıkartılan, döngüsel dizaynın parçalarını bozan, yok eden her şey panik atak sebebidir.
İnsan; Kimsenin, kimseye, kimse olmadığının anlaşıldığı dünyanın, tabiata sunumunda, bir ananın azabında, kalabalık zannedilen yalnız yaratılanı, insan; evet insan ve fıtraten süzülen tek mana, kemali anlam, zuhur ve umur ve maya ve hamur… Su ve toprak belki, belli çamur…
İmaj; İnsanlar imaj kaygısını kıyafetlere indirgemiş ve içeriği olmayan manzaralara dönüşmüşlerdir.
Beden dili; Beden dilinin kişinin kostümü kadar önemli olduğu kuşkusuz.
Dua; Dua ile üretilmez bir bardak, bir kaşık, dua ile uçmaz bir uçak, dua ile yanmaz el lambası, dua ile aşılmaz sıradağlar, dua maneviyat kalesinin kapısıdır. Dua yalnız Allah’adır.
Duvar; Kötü anılarımızdan duvarlar örerek kurtulamayız. Psikolojik depremler ve sair afetler anılarımızın duvarını yıkarsa altında kalırız.
Havva ve Adem; Hıritiyan ve Yahudi inancında Havvâ anne ayartıcı ve baştan çıkarıcı olarak takdim edilirken Kur’an’a göre cennetten kovulmayla sonuçlanan olaylardan erkek ve kadın eşit bir şekilde sorumlu tutulmuştur.
Adalet; Güçlü yaratılmışlar güçsüzleri kullanmakta ve hatta yok etmektedir. Bu yaratılışın içerisine gizlenmiş bir muammadır.
Ölüm; Parayı bulup paraya her şeyden daha çok güvenen ve genel geçer kılan insanoğlu, ölümü bu kadar kolay kabullenememiştir.
Yazar kendi üslubuyla bu başlıklar ve daha fazlasını satırlarına sığdırmayı başarmıştır.
Yazara göre; önümüzdeki yüzyıla yansıyacak olan, bugünden hissettiğimiz ve bilimsel ölçekte tahmin edilen yaşanacaklar: savaş, salgın, ekolojik dengesizlikler, meteorolojik kaymalar, evrenin ve yörüngeleri tehlike arz eden yıldızların, meteorların, göktaşlarının akışı, güneşin yanmalarındaki artış, susuzluk ve kıtlık(gıdaya ulaşamama) insanlığı bireysel ve toplumsal panik atakla maalesef karşı karşıya getirecektir. Yazar kitabında, insan beyninin korkunun eline teslim edilmesinin yada esir düşmesinin: vazgeçmek; kabusa, karanlığa karşı kaybetmek olduğunu paylaşmıştır.
KİTABA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ.
Kırmızı Bisiklet - Osman Çağlar
Yedi adet hikayenin buluştuğu bir kitaptır. Bu öyküler gerçek hayattan alınmış anektodlardır. Zaten insan hayatı bir serüvendir. İnsan yaşadıkça ölür. Şu mavi kubbede bir hoş sada kalır.
Duygularım Dile Geldi - Osman Çağlar
Bu kitabımda geçen mısralar, acı tatlı günlerimin bir tercümanıdır. Zaten şiir denilince de insan ruhunun dile gelip, engin duygularla konuşmasıdır. Elma’na-şi’ru fi batnişşair. Şiirin manası şairin karnındadır. Kafamda çakan şimşekler, beynimi tırmalayan terimler, gizli dünyamdaki geniş hayal gücümün, gerçekleri istemesi beni yazmaya zorladı. Duygularımın verdiği, akıl ve mantığımın tasdik ettiği ölçüde bir sesleniştir bu şiirler. Daha doğrusu ne söylesem bitmez, yetmez. Bu sezişler ve bu anlamlar büyüleyici. Merhum Mehmet Akif bu konuda şöyle der: “Anlarım, anlatamam, hissederim söyleyemem, dili yok kalbimin, ne kadar bi zarım.” Kurtuluş ve hidayet üzere olanlara olsun….